ANTALYALI ŞAİR ÜMMÎ SİNÂN’A GÖRE VARLIK SORUNSALI VE VAHDET-İ VÜCÛD ANLAYIŞI
Özet Görüntüleme: 182 / PDF İndirme: 119
DOI:
https://doi.org/10.31623/iksad062411Anahtar Kelimeler:
Ümmî Sinan, varoluş, Tanrı, vahdet-i vücûd, tasavvufÖzet
İslamî düşünce efradınca ve tasavvuf ehillerince varlık, Tanrı’nın tekvin sıfatı nazariyesince değerlendirilir. Buna göre birey, varoluşun öznesi konumundadır. Varlık, özünde var olanın ardında mahfuz olan hakikattir. Dolayısıyla birey, bu hakikate vasıl olacak ve varoluş mucizesinin sırrına mazhar olabilecek tek eyleyicidir. Dünya ve dünyadaki her mevcudiyet; sanaldır, yanılsamadır, dağılmadır, çürümedir, kopmadır. Asıl varoluş, duyuların ötesinde sadece gönül vasıtasıyla kavranabilen öteki âlemdedir. Öteki âlemde ise teklik, özgünlük, özgürlük ve birleşme vardır. Yani gerçek manada varoluş tüm tezatlardan arınma demektir. Varlık sorunsalını çözme arayışıyla Tanrı tarafından tavzif edilen bireyin tüm teşebbüsleri ve eylemleri neticesinde varacağı son hedef “vahdet-i vücûd” telakkisidir. “Varlığın birliği” anlamına gelen bu ilkede birliğin tek temsilcisi Tanrı’dır. Tanrı; eşsiz, emsalsiz ve ancak suretleriyle çoğalan tek mevcudiyettir. Birey; Tanrı tecellisi olan her numuneyi onun varlığına, tekliğine dair bir delil olarak görür ve bu delillerin kılavuzluğunda kendi ontolojik varoluşunu kavrar. 17. asırda Halvetiyye tarikatına mensup bir mürşit ve şair olan Antalyalı Ümmî Sinân’ın eserlerindeki ana düşünce bu genel çerçeve etrafında şekillenir. Kâinatın ve bireyin varoluşunun mucidi Tanrı’dır ve bireyin tek ereği yoktan var eden yaratıcısı Tanrı’ya arınarak ulaşmaktır. Yani maddenin özündeki manevî nüveye erişebilmektir. Bu çalışmada; şairin ilahilerinden ve Kutbu’l-Maâni adlı eserinden hareketle varlık/Tanrı telakkisi çözümlenmeye çalışılarak onun duygu, düşünce ve sanat dünyasının gizemlerine ulaşılmak hedeflenmektedir.
İndir
Yayınlanmış
Nasıl Atıf Yapılır
Sayı
Bölüm
Lisans
Bu çalışma Creative Commons Attribution-NonCommercial 4.0 International License ile lisanslanmıştır.